OKB’Yİ YENMENİZİ SAĞLAYACAK EN ÖNEMLİ 2 TEKNİK

OKB NEDİR?

Uzun adı “obsesif kompulsif bozukluk” olan okb halk arasında “takıntı hastalığı” olarak bilinir. Okb’nin iki ayağı vardır: obsesyon ve kompulsiyon.

Obsesyon, kişinin isteği dışında zihne gelen rahatsız edici derecede düşünceler veya görüntülerdir. Obsesyon en anlaşılır haliyle “takıntılı düşünceleri ve görüntüleri” ifade eder.

Takıntılı düşünceler ya da takıntılı görüntüler kişinin zihnine geldiği zaman kişi bunlardan rahatsızlık duyar ve kaygı yaşar. Ve kişi kendince bu düşünceleri ve görüntüleri zihninden kovma çabası içine girer. İşte burada devreye kompulsiyon girer.

Kompulsiyon, kişilerin obsesyonları zihninden kovmayla ilgili her türlü çabasını ifade eder. Kompulsiyon, takıntılı düşünceleri kovmak amacıyla yapılan takıntılı davranışlardır.

Yani kısacası obsesyon, zihne gelen istemsiz düşünceler; kompulsiyon da bu istemsiz düşünceleri yok etme amacıyla yapılan her şeydir.

Obsesyon ve kompulsiyonların nasıl çalıştığını bir örnekle açıklayalım:

Kişi bir gün evden çıkar. Çıkarken kapıyı kitler. Ama arabasına binip işe giderken zihnine şöyle bir düşünce gelir: “Hadi kapıyı kitlemediysem. Hadi kapıyı kitlemediğim için eve hırsız girerse.” Bu düşünce kişinin isteği dışında zihne gelir ve kişi bu düşünceyle ilgilenmeye başlar. Bu düşünceler kişiyi kaygılandırmaya ve onu rahatsız etmeye başlar. Bunun üzerine kişi bu rahatsızlığa dayanamaz ve eve geri dönüp kapıyı kitleyip kitlemediğini kontrol eder. Kapıyı kitlediğinden emin olabilirse rahatsızlık duyduğu düşünceleri ve duyguları kovmuş olmanın rahatlığıyla işe geri döner.

İşte bu paragrafta gördüğümüz gibi obsesyonla kompulsiyon bu sistemle çalışır. Zihne düşünce gelir, peşine kişi rahatsız olur ve ardından düşünceyi kovmak amaçlı bir şeyler yapılır. Bu sistem bazı kişilerde kısa süreliğine yaşanır ve okb’ye dönüşmez; ama bazılarında bu durum senelerce sürerse bu durum okb rahatsızlığına dönüşür.

OKB YAŞADIĞINI DÜŞÜNEN BİRİ NE YAPMALIDIR?

Kişi okb yaşadığından şüpheleniyorsa ilk yapılacak iş bir uzmana başvurmaktır. Bu çok önemlidir. Çünkü kişi uzman olmayan kişilerden alacağı yalan yanlış bilgiler yüzünden yaşadığı durumu daha da karmaşık bir hale getirebilir. Ve genelde maalesef okb yaşayan kişiler yıllarca yalan yanlış bilgiler edinir ve yıllar sonra hastalık iyice ilerlediğinde uzmana başvurur. Ve bu durum ister istemez yapılacak tedaviyi güçleştirir.

BİR UZMANA BAŞVURMAK NEDEN ÖNEMLİDİR?

Okb’nin en önemli ilacı, doğru bilgilerle donanmaktır. Size doğru bilgileri bu alanda eğitim almış uzman birisi aktarabilir.

Okb tedavisi için başvurduğunuz uzman önce hastalık geçmişinizi dinler ve hemen akabinde size detaylı bir okb bilgilendirme seansı yapar. Bu seans okb tedavisinin olmazsa olmaz şartıdır. Hastalıkla nasıl mücadele edeceğiniz konusunda sağlam bilgilerle donanmazsanız iyileşme yolunda sağlam adımlar atamazsınız.

Kişi sağlam bilgileri edindikten hemen sonra o bilgileri hayata geçirmeye başlar. Ve bu hayata geçirme işlemi başarılı olabilirse kişi hastalığını yenme konusunda ciddi mesafeler kat eder.

O zaman diyebiliriz ki okb tedavisinin iki temel ayağı vardır:

  1. Psikoeğitim: Okb ile ilgili sağlam bilgilerle donanmak.
  2. Psikoterapi: Edinilen sağlam bilgileri cesur ve kararlı adımlarla hayata geçirmek.

OKB’DEN KURTULMAK İÇİN YAPILMASI GEREKEN EN ÖNEMLİ 2 TEKNİK

OKB yaşayan kişi şu iki tekniği çok iyi bilmelidir:

  1. Maruz bırakma tekniği (Bırak gelsin tekniği)
  2. Tepki önleme tekniği

OKB yaşayan kişiye öğretilmesi gereken ilk teknik: “maruz bırakma tekniğidir.”

Bu teknik şu anlama gelir: “Aklına takıntılı düşüncelerin gelmesinin önüne geçme. Bırak bu düşünceler zihnine serbestçe aksın. Onların gelmesinin önüne set koyma.”

Maruz bırakma tekniğine “bırak gelsin tekniği” de diyebiliriz. Bu, kişinin düşüncelerin önüne geçmeye çalışmaması anlamına gelir.

Burada şu metafor işe yarayabilir: Yol ve araba metaforu.

Kişiye şöyle denir: “Şimdi bir yolda olduğunu düşün. Ve sen bu yolun üstündeki bir üst geçitin üzerindesin. Altından bir sürü araba geçiyor. Vızır vızır ve sayısız. Şimdi yola inip o arabaları durdurabilir misin? Durduramazsın. İşte bu arabalar senin “obsesyonlu düşüncelerin.” O üst geçitten aşağı inip o arabaları durduramayacağın gibi zihninden geçen takıntılı düşünceleri de durduramazsın. Üst geçitin üzerinde o arabaların akışını durdurmaya çalışmadan hayatını sürdürmeye alışmalısın. O arabalar sana zarar veremez. Sadece biraz ses çıkarırlar o kadar.”

Kişi maruz bırakma tekniğiyle beraber bir de “tepki önleme tekniğini” başarılı şekilde uygulamalıdır. Bu teknik şu anlama gelir: Düşünceler geldiğinde onlarla savaşmamak, onları yok etmek için bir çabanın içine girmemek.

Bu iki tekniği yukarıda verdiğimiz örneğe uyarlayalım şimdi.

Kişi kapıyı kitleyip evden çıktı ve işe gitmek için arabasına bindi. Ve arabada “Ya kapıyı kitlemediysem.” gibi bir düşünce geldi kişinin zihnine. İşte burada kişi kendine şu hatırlatmada bulunmalıdır: “Zihnime böyle düşünceler gelebilir. Bunlar çok normal. Bu düşüncelerden korkmuyorum.” Kişi bunu demeli ve işe gitmeye devam etmelidir. Asla geriye dönüp kapıyı kitleyip kitlemediğini kontrol etmemelidir.

İşte kişi örnekte olduğu gibi, zihnine düşüncelerin gelmesinin önüne geçmeye çalışmazsa(maruz bırakma) ve bu düşünceler geldiğinde yaşadığı rahatsızlığa rağmen onları kovmak için eyleme geçmezse(tepki önleme) okb’den kurtulur.

Share This

Copy Link to Clipboard

Copy