HAYATINIZI DEĞİŞTİRECEK SİHİRLİ 5 SÖZCÜK

Size iki örnek anlatacağım. İki örnek de trafikte yaşanan sorunlarla ilgili.

Birincisi geçtiğimiz yıllarda yaşandı ve maalesef kötü bir ölümle son buldu. Bir öğretmen arabasıyla ilerliyorken kendi önündeki arabaya sellektör yaptı ve öndeki araç sahibinden kendisine yol vermesini istedi. Gayet masum ve haklı bir istekti bu. Peki öndeki araç sahibi ne yaptı dersiniz? Arabasını durdurdu, hemen koltuğunun yanında duran levyesini eline aldı, arabasından indi ve kendisine sellektör yapan öğretmenle tartışmaya başladı. Tartışma kızıştığında ise öndeki araç sahibi elindeki levyeyle öğretmeni öldüresiye dövdü. Ve maalesef öğretmen bu olaydan sağ kurtulamayarak hayatını kaybetti.

Diğer örneğim ise Türkiye’nin çok iyi tanıdığı kıymetli hocalarımızdan biri olan Doğan Cüceloğlu ile ilgili. Doğan Hoca bir söyleşisinde anlatmıştı. Bir gün yukarıdaki olaya benzer bir hadisenin içinde bulmuş kendisini Doğan Hoca. O da arabasını durdurmuş, arabadan inmiş ama yanına levye yerine nezaketini ve tatlı dilini almış. Ve diğer şoförün yanına gidip el sıkışarak, “Çok özür dilerim. Hata benimdi. Lütfen beni bağışlayın.” demiş. Böyle bir olayda diğer şoför de utanmış o da hocadan özür dilemiş ve tokalaşıp iyi temennilerle ayrılmışlar.

Şimdi size bir şey soracağım.
Benzer bu iki olayda hadisenin sonuçlarını değiştiren en önemli kritik nokta nedir?

Evet, eminim çoğunuz doğru tahminde buundunuz. Benzer bu iki olayda hadisenin sonucunu değiştiren en kritik nokta, olayı algılama biçimimizdir. Nokta.

İşte yazının başlığında geçen hayatımızı değiştirecek 5 sözcük budur:

Olaylar yoktur, sadece algılama vardır.

Bu beş sözcüklük gerçeğin ispatı yukarıdaki iki örnektir.

Birinci örnekte şoför kendisine sellektör yapılmasını bir hakaret bir tehdit gibi algıladı ve belki de, “Sen kim oluyorsun da bana sellektör yapıyorsun, şimdi sana gününü göstereceğim” diyerek hem bir insanın ölümüne sebep oldu hem de kendi hayatını kararttı. Aynı zamanda iki ailenin de…

İkinci örnekte ise şoför olayı asla bir tehdit bir hakaret olarak algılamadı ve “Farkına varmadan bir hata yapmış olabilirim. Yapmamışsam bile arabadan inip diğer şoförle konuşup olayı tatlı dille halledeyim” diyerek olayı uzlaşmayla çözdü. Sonuçta ne ölen oldu ne de hapse giden. Hatta belki o tatlı olay vesilesiyle her ikisinin o günü çok pozitif ve dinamik geçti.

Evet, gördüğümüz gibi bizi yaşadığımız olaylar etkilemez. O olayları nasıl algıladığımız etkiler.

Düzce depreminde tüm mal varlığını kaybeden bir işadamındam dinlemiştim. Şöyle demişti:

“Bir gece yarısı yıllarca ellerimle yapmaya çalıştığım mal varlığım bir anda yerle bir oldu. Depremin sabahı kendi kendime düşündüm. Çok şükür dedim ailemden hiç kimse ölmedi. Hepsi hayatta. Malın mülkün bir önemi yok. Ve o gün her şeye sıfırdan başlayamaya karar verdim.”

Edison 67 yaşındayken bir sabah uyandı ve ofisinin yanıp kül olduğunu gördü. Bu, tüm çalışmalarının ve kayıtlarının yandığı anlama geliyordu. Ailesi babaları için derin üzüntüler yaşarken, Edison şöyle demişti:

“Felaketlerde faydalar saklıdır. Tüm hatalarımız yandı gitti. Yeniden başlayabileceğimiz için Tanrı’ya şükürler olsun.”

Edison bu kötü olayın kendisini derinden etkilemesine izin vermedi, hemen ofisini inşa etti ve kısa bir süre sonra da ses kaydını buldu.

Deprem ya da yangın… Ya da trafikte yaşanan onlarca sorun… Ya da yaşamanın bedeli olan günlük hayat içinde yaşadığımız yüzlerce binlerce problem…

Kim bunların başına gelmesini ister ki?
Hiç kimse!
Ama bunlar başımıza gelir mi?
Elbette…

Kötü olayların başımıza gelmesini engelleme gücünden yoksunsak, biz de olayların bizi etkileme biçimi üzerinde hakimiyet kurarız.

Olayların sonuçlarının bizim algılama biçimimize göre değiştiğini aklımızdan çıkarmayız. O halde bir kez daha söyleyebilir miyiz hayatımızı değiştiren o sihirli beş sözcüğü;

Olaylar yoktur, sadece algılama vardır!

Söylediğimiz bu sözü bizden yaklaşık iki bin yıl önce Yunan filozof Epictetus söylemişti ve şöyle demişti:
“Kişiler olaylardan değil, onlar hakkındaki görüşlerinden rahatsız olurlar.”

Shakespeare:
“Bir şeyi iyi ya da kötü yapan düşüncedir.” der.

Mevlana da ekler:
“Düşüncesi gül olan gül bahçesinde olur…”

Ne dersiniz bahsettiğim sihirli bu 5 sözcük, hayatımızı gerçekten değiştirebilir mi sizce? Ya da en azından küçük de olsa etkileyebilir mi? Bu da herhalde algılarımıza göre değişecek.

Share This

Copy Link to Clipboard

Copy